19 Haziran 2011 Pazar

Üç Şey...



Hayatımızda olması gereken üç şey..
Hayatta bir kere gidip asla geri dönülmeyecek üç şey:
Zaman, sözcükler ve fırsattır.

Hayatta hiçbir zaman kaybedilmemesi gereken üç şey:
Barış, umut ve dürüstlüktür.

Hayatta en değerli üç şey:
Sevgi, kendine güven ve arkadaşlardır.

Hayatta hiç emin olunamayacak üç şey:
Düşler, başarı ve zenginliktir.

Hayatta insanı geliştiren üç şey:
Çok çalışma, samimiyet ve başarıdır.

Hayatta insanı mahveden üç şey:
Cesaretsizlik, gurur ve öfkedir...

17 Haziran 2011 Cuma

Özgürlüğün Lezzeti




Sonsuza kadar mutlu olamazsın, aksi takdirde mutluluk tüm anlamını yitirecektir.

Sonsuza kadar ahenk içerisinde kalamazsın, aksi takdirde ahengin farkında olamayacaksın. Ahengi tekrar tekrar uyumsuzluk takip etmek zorundadır ve mutluluğu tekrar tekrar mutsuzluk takip etmek zorundadır. Her zevkin kendi acısı vardır ve her acının kendi ...zevki vardır. Kişi bu ikiliği anlamadığı sürece gereksiz bir ıstırabın içerisinde kalır.


Tüm ıstırabı ve tüm kendinden geçiren zevkleriyle bütünü kabul et. İmkansız olanı isteme; sadece kendinden geçirecek zevklerin olmasını ve hiç ıstırap olmamasını arzulama. Kendinden geçirici zevkler tek başına var olmaz, onların kontrasta ihtiyacı vardır. Istırap karatahta haline gelir, o zaman zevk çok netleşir ve parlar.


Tıpkı gecenin karanlığında yıldızların çok parlak olması gibi. Gece ne kadar karanlıksa yıldızlar da o kadar parlaktır. Gündüz vakti onlar ortadan kalkmaz, sadece görünmez olurlar; onları hiç kontrast olmadığı için göremezsin.

Ölümün olmadığı bir hayatı düşün; dayanılmaz bir acı olurdu, dayanılmaz bir varoluş olurdu. Ölüm olmadan yaşamak mümkün olmazdı; yaşamı ölüm tanımlar, ona bir çeşit yoğunluk verir. Yaşam azalmaya devam ettiği için her an değerli hale gelir.



Hayat sonsuz olsa kim umursardı? Kişi yarını sonsuza dek bekleyebilirdi; o zaman kim şimdi ve burada yaşardı? Yarın, ölüm orada olduğundan, seni şimdi burada yaşamaya zorluyor. şimdiki anın içine dalmak zorundasın, onun en derinine gitmek zorundasın; çünkü kim bilir? Gelecek an gelebilir de gelmeyebilir de.



Bu ritmi gören birisi rahatlar, her ikisiyle de rahattır. Mutsuzluk geldiğinde kişi, onu aynı oyundaki ortaklardan birisi olduğunu bilerek buyur eder.

Bu devamlı olarak hatırlanması gerekli olan bir şeydir. şayet bu sende temel bir anımsama olarak yer ederse, hayatın tamamıyla yepyeni bir lezzet kazanacak; özgürlüğün lezzeti, takılıp kalmamanın lezzeti, bağlı olmamanın lezzeti. Her ne gelirse gelsin sen hareketsiz, sessiz, kabul eder halde kalırsın. Ve, acıyı, hüsranı ve ıstırabı sessiz ve kıpırdamadan kabul etmeye muktedir olan kişi, ıstırabın bizzat kendisinin tüm niteliğini dönüştürür. Onun için ıstırap da bir hazine haline gelir; onun için acı bile netlik sağlar.



Onun için karanlığın bile kendi güzelliği, derinliği, sonsuzluğu vardır. Onun için ölüm bile son değil, sadece bilinmeyen bir şeyin başlangıcıdır.

OSHO



16 Haziran 2011 Perşembe

Kusursuz Düzen


 
Evren kusursuz bir düzene sahiptir;

Yıldızlar, ay ve güneş ilahi bir düzene göre işlemektedirler. Belli bir düzenleri, belli bir ritimler ve belli bir amaçları var. Ben de evrenin bir parçasıyım ve hayatımın belli bir düzeni, bir ritmi ve bir amacı olduğunu biliyorum. Zaman zaman hayatım bir kaosun içindeymiş gibi görünebilir ama kaosu...n ortasında bile derinlerde bir yerde ilahi bir düzen olduğunu biliyorum. Zihnimi bir düzene koyduğum zaman almam gereken dersleri alıyorum, kaos bir anda bitiyor ve tekrar düzene kavuşuyorum. Hayatımın ilahi düzenle mükemmel bir uyuma sahip olduğunu biliyorum. Hayatımın her alanında her şey yolunda.

Louise L.Hay

Affetmek

Affetmeye hazırım;

Eleştiri, korku, suçluluk, pişmanlık ve utanç duygusunu üzerimden attığım zaman özgür olduğumu hissediyorum. Bu sayede kendimi ve diğer insanları affedebilirim. Bu hepimizi özgür kılacaktır. Eski meseleleri kapatmaya hazırım. Geçmişte yaşamayı ...reddediyorum artık. Bu yükü uzun zamandır sırtımda taşıdığım için kendimi affediyorum. Kendimi ve başkalarını sevmeyi bilmediğim için kendimi affediyorum. Her insan kendi davranışlarından sorumludur ve hayatta ne ekerse onu onu biçerler. Bu nedenle kimseyi cezalandırmama gerek yok. Ben de dahil olmak üzere hepimiz kendi bilinçlerimizin yasaları altında yaşıyoruz. Kendi adıma kin tutan yönümü bir kenara bırakıyorum ve sevgiyi kucaklıyorum. Ve şimdi iyileşiyorum.

Louise L.Hay

6 Haziran 2011 Pazartesi

Deniz





Henüz ergenlik çağına girmemiştim. Aşk deryasına daldım mı kırk gün, kırk gece bir şey yemez, her türlü istekten kesilirdim. Günlerce, gecelerce açlığa susuzluğa katlanırdım. Bu durumu gören zavallı babam kayglanmaya başlamıştı.

"Oğlum deli değilsin ama halin bir tuhaf, senin bu davranışlarından hiçbir şey anlamıyorum. Bunun sonu nereye varacak?" diye bana çıkıştı.

Ona şu cevabı verdim:
"Baba, bizim ilişkimiz şu hikayedeki misale benziyor. Bir tavuğun altına tavuk yumurtalarıyla birlikte bir de kaz yumurtası koymuşlar. Vakit erişmiş, civcivler çıkmış, biraz palazlanınca analarını ardına düşerek göl kenarına inmişler. Öteki civcivler eşelenirken, kaz ymurtasından çıkan yavru hemen kendini suya atmış, bunu gören ana tavuk, eyvah yavrum boğulacak diyerek çırpınmaya başlamış. Halbuki kaz yavrusu, neşe çinde suda yüzmekteymiş. İşte seninle ben de böyleyiz. Ey babacığım, ben yüzebileceğim bir deniz arıyorum. Benim yurdum işte o denizdir, halim de denizsiz yapamayan deniz kuşunun halidir. Eğer sen benim gibiysen gel birlikte yüzelim ama değilsen sen git kümes hayvanlarına karış."