17 Haziran 2011 Cuma

Özgürlüğün Lezzeti




Sonsuza kadar mutlu olamazsın, aksi takdirde mutluluk tüm anlamını yitirecektir.

Sonsuza kadar ahenk içerisinde kalamazsın, aksi takdirde ahengin farkında olamayacaksın. Ahengi tekrar tekrar uyumsuzluk takip etmek zorundadır ve mutluluğu tekrar tekrar mutsuzluk takip etmek zorundadır. Her zevkin kendi acısı vardır ve her acının kendi ...zevki vardır. Kişi bu ikiliği anlamadığı sürece gereksiz bir ıstırabın içerisinde kalır.


Tüm ıstırabı ve tüm kendinden geçiren zevkleriyle bütünü kabul et. İmkansız olanı isteme; sadece kendinden geçirecek zevklerin olmasını ve hiç ıstırap olmamasını arzulama. Kendinden geçirici zevkler tek başına var olmaz, onların kontrasta ihtiyacı vardır. Istırap karatahta haline gelir, o zaman zevk çok netleşir ve parlar.


Tıpkı gecenin karanlığında yıldızların çok parlak olması gibi. Gece ne kadar karanlıksa yıldızlar da o kadar parlaktır. Gündüz vakti onlar ortadan kalkmaz, sadece görünmez olurlar; onları hiç kontrast olmadığı için göremezsin.

Ölümün olmadığı bir hayatı düşün; dayanılmaz bir acı olurdu, dayanılmaz bir varoluş olurdu. Ölüm olmadan yaşamak mümkün olmazdı; yaşamı ölüm tanımlar, ona bir çeşit yoğunluk verir. Yaşam azalmaya devam ettiği için her an değerli hale gelir.



Hayat sonsuz olsa kim umursardı? Kişi yarını sonsuza dek bekleyebilirdi; o zaman kim şimdi ve burada yaşardı? Yarın, ölüm orada olduğundan, seni şimdi burada yaşamaya zorluyor. şimdiki anın içine dalmak zorundasın, onun en derinine gitmek zorundasın; çünkü kim bilir? Gelecek an gelebilir de gelmeyebilir de.



Bu ritmi gören birisi rahatlar, her ikisiyle de rahattır. Mutsuzluk geldiğinde kişi, onu aynı oyundaki ortaklardan birisi olduğunu bilerek buyur eder.

Bu devamlı olarak hatırlanması gerekli olan bir şeydir. şayet bu sende temel bir anımsama olarak yer ederse, hayatın tamamıyla yepyeni bir lezzet kazanacak; özgürlüğün lezzeti, takılıp kalmamanın lezzeti, bağlı olmamanın lezzeti. Her ne gelirse gelsin sen hareketsiz, sessiz, kabul eder halde kalırsın. Ve, acıyı, hüsranı ve ıstırabı sessiz ve kıpırdamadan kabul etmeye muktedir olan kişi, ıstırabın bizzat kendisinin tüm niteliğini dönüştürür. Onun için ıstırap da bir hazine haline gelir; onun için acı bile netlik sağlar.



Onun için karanlığın bile kendi güzelliği, derinliği, sonsuzluğu vardır. Onun için ölüm bile son değil, sadece bilinmeyen bir şeyin başlangıcıdır.

OSHO



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder